25 Kasım 2012 Pazar



Yolun zorluğu, Senin Zorluğun

Öylesine zor bir yola çıktığını bile bile, taşları tek tek öylesine özenle dizersin ki yolun zorluğunu bildiğin için, ilk sarsıntıda, gelip geçen ilk fırtınada hemen zarar görüp de tuz buz olmasın diye. öyle özenerek koyarsın ki her bir taşı öncekinin yanına. yaparken o kadar zorlanmana rağmen, bir o kadar da zevk alırsın kendi ellerinde yavaşta olsa hissedilen ilerlemeyi gördükçe.
yol o kadar zordur ki, sen taşları koydukça yol senin altındakileri atıyordur, sen yeni bir taş almaya gittiğinde son koyduğunun yerinden kaydığını görürsün, kaydırıldığını görürsün mesela. o yolun sahibi olduğunu zannedenler bozmuştur yaptıklarını. ama o sahibi olduğunu sansın, sen yola çıktıktan sonra ne sahip kalmıştır ortada, ne başka bir bağlılık belirteci. umursamazsın onun yıkma çalışmalarını, hemen düzeltir devam edersin yoluna. son taşı alırsın karşına konuşursun. tek tek ikna ettiğin diğer taşlar gibi onu da ikna eder, ayrılmamasını sağlarsın yerinden. bir sonraki taşı koymak için tekrar koyulursun yola.
ama işte sen böyle canla başla çalışırken, yolun sonundaki ulaşmaya çalıştığın mükemmelin temsilcisi gelir senin umudunu kırarsa. gelir senin hepsini zar zor ikna ettiğin bir taşa dahi olsa “inancından vazgeç” derse. Gelir taşın birini alır ben buna inanmadım derse.
Alıp taşı kalbine atarsa. 
O taş kalbine değerse. 
İşte o zaman yorulursun. işte o zaman “pes” demeyi aklına getirsin. kalbinin güçsüzlüğü olur senin tüm gücün. kalbinin kırılmışlığı olur senden geriye kalan tek şey. kalbinin kırıntıları…
Hadi sen kırılan taşları, yerinden çıkan taşları yerine koyan adam. şimdi de kalbinin kırıntılarından bir kalp yap. şimdi de umuda giden yolculuğunda umudunun kırarken düşünmediği umudunu tekrar inşa et. yapabilir misin? 
bu sefer kalbine değen “güven”, “yalan” tabularıysa zor adam. işin çok zor. yola çıkarken yanına aldığın karta bakmayı unutma. 
“Hep denedin. Hep yenildin. olsun… Yine dene. Yine Yenil. Daha iyi yenil”
Samuel Beckett

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder